Sürdürülebilirlik olgusu, gerek makro düzeyde gerekse de mikro düzeyde; iktisadî, ekolojik, sosyal, kültürel ve beşerî kaynakların tamamının ihtiyatlı bir şekilde kullanılmasına odaklanan ve tüm paydaşların katılımcı olmasını esas alan bir süreç olarak ifade edilebilir. Sürdürülebilirlik sosyal, çevresel ve ekonomik boyutlarıyla bir bütün olarak sağlanabildiği ölçüde sürdürülebilir kalkınma mümkün olacak ve gelecek kuşakların kaynakları ipotek altına alınmayacaktır. Sürdürülebilir kalkınmanın mikro düzeyde işletmeler açısından karşılığı kurumsal sürdürülebilirlik yönetim anlayışıdır.

Kurumsal sürdürülebilirlik yönetim anlayışı, işletmenin faaliyetlerine devam ederken salt ekonomik faktörlere odaklanmamasını, sosyal ve çevresel faktörleri de dikkate almasını esas alan; karar mekanizmalarına bu faktörlerin tamamını dâhil etmeyi ve bu faktörlerden kaynaklanan tüm riskleri yöneterek işletmenin piyasa değerini arttırmayı amaçlayan bir yönetim anlayışıdır. Sürdürülebilir kalkınmanın ve ekonomik büyümenin bir ülkede hayata geçirilmesinin en temel koşulu, kuşkusuz toplumu oluşturan tüm birey ve ülkenin tüm kurumlarının bu konudaki farkındalığıdır. Bu bağlamda bir ülkenin insan kaynaklarının yetişmesinde ve geliştirilmesinde en önemli dinamiklerden ve yapı taşlarından olan bilim insanlarına büyük bir görev düşmektedir.

Sürdürülebilirlik ekseninde yapılacak her akademik çalışma, ülkenin tüm faaliyetlerinde ve iş süreçlerinde yol gösterici bir rol üstlenecektir. Dolayısıyla sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik büyümeyi akademisyenlerin katkısı ve dahli olmadan gerçekleştirmek mümkün değildir.