Uzun yıllardır tatbik edilegelen ve artık kanıksanan hapis cezası nedeniyle kısıtlama kurumuna yönelik söz konusu sistemsel değişiklik, AYM'nin iptal kararındaki gerekçeleri tam karşılamadığı gibi, kanun yapma tekniğine de uygun değildir. Elinizdeki çalışmayı kaleme almamızdaki amaç, uygulamada yaşanan sorunlara açıklık getirmek ve bu yolda bir standart oluşturmaktır. Bu itibarla detaylı bir literatür taraması yapılmış, Yargıtay (Y./ Yrg.) ile Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM)'nin konuyla ilgili tüm içtihatları teker teker taranarak çalışmaya yansıtılmış, ayrıca Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün görüşlerinden de yararlanılmıştır. Hükümlünün hapis cezası nedeniyle vesayet altına alınması konusu; ilki, "kısıtlama ve vasi atama", ikincisi, "kayyımlığın kurulması ve kayyım atama" olmak üzere iki bölümde incelenmiştir.

Çalışmanın birinci bölümünü teşkil eden "Hükümlünün Kısıtlanması ve Kendisine Vasi Atanması" ana başlığı altında vesayetin hukuki niteliği ortaya konulduktan sonra kısıtlamanın türlerine değinilmiş, ardından kısıtlama ve vasi atamanın koşulları irdelenmiş, akabinde kısıtlanma ve vasi tayini konusu ele alınmış, sonrasında vesayetin hüküm ve sonuçları izah edilmiş, daha sonra vesayet hâli ve vasilik görevinin sona ermesine değinilmiş, nihayet kanun yolları açıklanarak vesayet hükümlerinde yapılan değişikliklerin zaman yönünden uygulanmasına açıklık getirilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünü oluşturan "Hükümlü Hakkında Kayyımlığın Kurulması ve Kendisine Kayyım Atanması" başlığı altında da açıklamalarda bulunulurken aynı sistematiğe sadık kalınmıştır.