Suçlar, ceza kanunlarında, genellikle tek bir kişi tarafından işleneceği varsayımı üzerine inşa edilir. Ancak uygulamada suçlar çoğunlukla birden fazla kişinin farklı şekillerde katılımıyla işlenir. Bu durum, katılımcıların cezalandırılması konusunda suç tiplerini aşan sorumluluk şekillerinin geliştirilmesine yol açmıştır. Elinizdeki eser, bu sorumluluk şekillerinden biri olan müşterek failliğe ilişkindir.

Eserde, müşterek failliğin diğer iştirak türlerinden bağımsız ve özgün bir iştirak şekli olup olmadığı tartışılmış ve bu sorumluluk şeklinin ceza hukuku içindeki yeri ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Eserin temel amacı, bir suça özgür ve bilinçli şekilde katılan birden fazla kişinin asli sorumluluğuna dayanak oluşturan müşterek fail sorumluluğunun hukuki esasını ve sınırlarını tespit etmektir. Bu temel amaçla bağlantılı olarak; müşterek failleri bir araya getiren unsurun ne olduğu, müşterek faillerin davranışlarının birbirlerine isnat edilip edilemeyeceği, müşterek fail sorumluluğu için kanuni bir düzenlemenin gerekli olup olmadığı gibi konular derinlemesine tartışılmıştır. Ayrıca, müşterek faillerin suça katkılarının ağırlığı ve bu katkıların nedensel olup olmaması, ihmali suçlarda müşterek faillik, taksirli suçlarda müşterek faillik, müşterek faillerin teşebbüsten sorumluluğu gibi üzerinde hala esaslı tartışmaların devam ettiği hususlar da ele alınarak önemli sonuçlara ulaşılmıştır. Müşterek failliğin sınırları ve bu kavramın ceza hukuku içindeki yeri, literatürdeki teoriler ve mahkeme kararları ışığında değerlendirilmiştir. İncelemede özellikle fiil hâkimiyeti teorisinin müşterek failliği açıklamadaki rolü üzerinde durulmuş ve bu teorinin günümüzde nasıl yorumlandığına dair derinlemesine analizler yapılmıştır.