Kişisel veri, "kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi" olarak tanımlanmaktadır. Bu bilgilerin korunması, ilgili kişinin temel hak ve özgürlükleriyle doğrudan alakalıdır. Bu bağlamda daha önce özel hayatın gizliliği hakkı kapsamı altında değerlendirilen kişisel verilerin korunması hakkı, günümüzde bağımsız bir temel hak niteliği kazanmıştır.

Günümüzde kişisel veriler oldukça fazla ve kontrolsüz bir şekilde işlenmeye başlanmıştır. Bu nedenle ulusal ve uluslararası mevzuatta düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir. Ülkemizde de bu doğrultuda "6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu" düzenlenmiştir. Buna rağmen gerek kanunda gerekse uygulamada önemli eksiklikler bulunmaktadır. Bu eksikliklerin başlıcalarından birinin de çocukların kişisel verilerinin korunmasına yönelik düzenlemelerle ilgili olduğu görülmektedir. Kanun, üstün yararının gözetilmesi ve daha etkin korunması gereken çocuklarla ilgili özel bir düzenleme içermemektedir. Bu da uygulamada önemli problemlere neden olmaktadır.

Çocuklara ait kişisel verilerin en sık işlendiği yerlerden birisi kuşkusuz eğitim-öğretim kurumlarıdır. 1982 Anayasası'nın 27 ve 42'nci maddesi hükümleri çerçevesinde Türkiye'de eğitim ve öğretim faaliyetleri devletin denetim ve gözetimi altında yapılmak-ta, ayrıca bu husus devletin asli ve sürekli görevleri arasında yer almaktadır. Devlet anılan yükümlülüğünü bizzat veya özel öğretim kurumları aracılığıyla yerine getirmektedir. Bu bağlamda özel okullar, diğer yükümlülükleriyle birlikte kendi bünyesinde eğitim-öğrenim gören çocukların kişisel verilerini, çocuk haklarına uygun bir şekilde korumakla yükümlüdürler.

Bu doğrultuda kitapta; öncelikle ulusal kamu hukuku çerçevesinde kişisel verileri koruma hukuku incelenmiş, devamında çocukların insan haklan ve kişisel verilerinin korunması hakkı ele alınmış, son kısımda ise özel okulların çocukların kişisel verilerinin korunması kapsamındaki yükümlülükleri belirtilerek, uygulamada karşılaşılan sorunlar tespit edilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur.