Bireyin kişiliğinin dış dünyadaki yansıması olan görüntüsü, bu itibarla başlıca kişilik değerlerinden birini teşkil eder ve kişilik hakkı korumasına mazhar olur. Bir görüntünün tesiri çoğu zaman, sayfalar dolusu kelimenin bir araya gelerek oluşturduğundan çok daha kuvvetli olacaktır. Görüntünün, bireyler ve toplum üzerindeki bu sihirli gücü göz önünde bulundurulduğunda, gerçekleşen ihlalin bununla orantılı olarak nedenli tesirli olabileceği göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Bununla birlikte kişinin görüntüsü, günlük hayatta hemen her an ihlale konu edilme riski ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu nedenledir ki kişiliğin otonomisinin korunması bağlamında kişinin görüntüsünün, toplumsal hayatta ve hukuk düzeninde nerede ve ne şekilde konumlandığının/konumlandırıldığının ortaya konulması büyük önem taşır ve bu çalışmanın esas amacını oluşturur.