Olaylar arasında bağıntı kurup sonuç çıkaracak düşünce sisteminin biyolojik yapıya yerleşmesinden, yani ilk soyut düşünceye geçişten sonra, eğer kişi dogmatik olarak eğitilmemişse, kökenini araştırmaya, yapısından davranışına kadar her özelliğini etkileyen fiziksel ve kimyasal etmenleri incelemeye çalışmıştır. Geçmiş, bu incelemeleri ve gözlemleri yapan yüzlerce insanın, bugün bizi hayrete düşüren başarılarıyla ve vardıkları sonuçlan açıkça söyledikleri için birçok çıkarcı çevre tarafından mahkum edilerek çektirildikleri, baskı, işkence ve eziyetlerin işlendiği acı öykülerle doludur. Bugün, vardıkları sonuçlar, bugünkü bilgilerimize göre yanlış olsa da, evrensel yapının ince dokusunu aramak için gösterdikleri çabalardan ve bilimsel yaklaşımlarından dolayı, bu değerli ve kahraman insanları içtenlikle selamlamak ve anmak, her uygar insanın tarihsel bir sorumluluğudur.


Son 25 yılını biyoloji biliminin çeşitli konularında bilgi edinmeyle geçiren yazar, bu denli karmaşık bir sistemin, yani canlılığın, evrensel bir etkileşimin ürünü olduğuna içten inanmış ve onu, bugün sahip olduğu bilgisi oranında, tarihi gelişimiyle birlikte, yüzyıllardır bilime susamış, herhangi bir pozitif açıklamaya özlem duymuş ülkemiz insanlarına sunmayı görev saymıştır. Bu verilen yorumlar, son 20-30 yılda, özellikle uzay çalışmalarıyla kazanılmış gözlem ve bulgulara dayandırılmış yorumlardır. Evrim fikrine içten inanmış yazar, bu yorumların, yeni bilgiler kazanıldıkça değişeceğini peşinen kabul etmektedir. Ayrıca müsbet bilimlere dayandırılarak yapılacak her açıklamaya ve eleştiriye tamamen açık olduğunun, sayın okuyucular tarafından bilinmesini özellikle arzu etmektedir.

Yazar, bu kitabında, Big-Bang'dan, yani evrenin oluşmaya başlamasındaki ilk andan, dünyadaki ilk organik polimerin oluşumuna kadar geçen süreçte bugün bizim yapımızın temelini oluşturan güçlerin ve işleyişlerin niteliklerini, bir roman dili anlatımıyla okuyuculara aktarmayı ve elde edilmiş bilgilerden bazı kişisel yorumlar yapmayı amaçlamıştır. Bilimde tekrarlanamayan bir olayın mutlak doğruluğu diye bir şey yoktur. Bu nedenle "nereden kesin olarak biliyorsun?" sorusunu soracaklara da vereceği tek yanıt ancak: İnsanlık tarihinden bugüne kadar, birçok insanın sonsuz çaba ve emekleriyle birikmiş ve özellikle son 20-30 yıldır, geliştirilen olağanüstü ölçme ve gözleme teknikleriyle birikmiş bilgilerdir, olacaktır.