Daha önce sadece iş kazası sonrası sonuçlarla ilgilenen öğreti ve uygulama ilk kez 4847 sayılı İş Kanunuyla yörüngesini değiştirdi ve önlem alma süreçlerine odaklandı. Bu dönemde yaşanan sorunlar ve yönetmelik iptallerinin yarattığı hukuk boşluğu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile radikal şekilde çözümlenmeye çalışıldı, bu kanun da Türkiye'nin Avrupa Birliği yolundaki önemli adımlarından biri oldu.

Bu süreçte açılan yüksek lisans programları, Rahmetli Hocam Prof. Dr. Hilmi Sabuncu ile tanışmama da vesile oldu. Hocaların birbirinin dersine girdiği, konunun fiilen çalışan profesyonellerinin de katılımı ile renklendiği dersler işledik. O zamana kadar bana çok da çekici gelmeyen iş sağlığı ve güvenliğinin teknik ve matematiksel yapısını keşfetmek bu konuya ısınmamı sağladı. PERYÖN ile yürüttüğüm KOBİ'ler için İş Sağlığı ve Güvenliği Projesi de buradaki çalışmalarımı toparlamaya beni şevketti. Uzun ve yorucu bir çalışmanın sonunda da bu kitap çıktı.

Bu çalışma benim için aynı zamanda Profesörlük takdim eseri niteliği de taşıyor. Değerli Hocam Prof. Nuri Çelik' in her seferinde hatırlatmasına rağmen doktora tezimi yayınlatmam kanun değişiklikleri ve yoğunluk gibi nedenlerle bir türlü kısmet olmadı. Dolayısıyla Sevgili Hocama olan borcumu sadece yazılmış olsun diye yazılan değil, derli toplu bir Profesörlük eseriyle ödemeyi de çok arzu ettim. Kuşkusuz eserimin başarısı konusunda nihai takdir okuyucuların olacak...