Bu kitap, sınıraşan su sorununa bir nebze de olsa dikkati çekmeyi ve katkı yapmayı amaçlamıştır. Bir damla petrolü bir damla insan kanından "daha değerli" gören Batı dünyası, günümüzde su sorununa da benzer bir perspektifle yanaşmaktadır. İnsani erdemden mahrum zalimane anlayışa göre ekonomik ve stratejik değeri olan her şey için savaşılır. Su sorunu da bu açıdan tek kıblesini çıkar bilen insanoğlunun acımasızca savaşabileceği bir kaynaktır. Nitekim dünyanın çeşitli coğrafyalarında su kaynaklarının kontrolü için birbirini öldüren insanların varlığına şahit olmaktayız. Bu durum devletler düzeyine taşınacak olursa bir savaş nedeni olabilir. Uluslararası ortamın anarşik olduğunun kabulü, su savaşlarının da muhtemel bir senaryo olarak masada olduğunun kabulünü gerektirir. Her devlet "şelf help" ilkesinin bir uzantısı olarak kendine yetme, başka aktörlere muhtaç olmama anlayışıyla hareket eder. Bu durumda devletlerin herhangi bir vesileyle savaş ya da savaşa varmayan çatışma biçimleri içinde olması olasıdır. Barış isteyenlerin aynı zamanda savaşa da hazır olması gerektiği gerçeği stratejinin vazgeçilmez kurallarındandır.
Türkiye iklimsel ve diğer nedenlerle yakın bir gelecekte su kıtlığı yaşaması muhtemel bir ülkedir. Suriye ve Irak gibi aktörler de su meselesinin Türkiye'ye karşı zaman zaman bir dış politika kartı olarak kullanmaktadırlar. Fırat ve Dicle nehirlerine sahip bir Türkiye, daha güçlü bir Türkiye'dir. Türkiye, suyun hakça kullanımına taraftır. Bununla beraber çıkarlarını da sonuna kadar korumak durumundadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Konu Başlıkları
| Kuramsal ve Kavramsal Boyutuyla Su |
| Uluslararası Hukukta Su Sorunu ve Uluslararası Örgütlerin Su Politikası |
| Geçmişten Günümüze Su Çatışmaları ve Orta Doğu |