Devletlerin egemenlik güçlerinin ekonomik ve siyasi alana yansımalarından birisi, gümrük bölgelerine giriş, çıkış ve bu bölgeler üzerinden transit geçişlere uyguladıkları gümrük vergileridir. Gümrük vergileri, ilk zamanlarda sade, basit ve kolay uygulanabilir bir konu ve tarife yapısına sahiptir. Ancak gelişen ekonomik koşullara bağlı olarak tek tip gümrük işlemleri yerini farklı amaçlarla oluşturulmuş rejimlere bırakmıştır. Özellikle ekonomik ve dijital küreselleşmenin yaşandığı günümüz koşullarında ülkeler arasında ortaya çıkan eşya hareketleri, gümrük rejimlerinin yeniden tasnifine zemin hazırlamıştır. Bu tasniflere göre vergi uygulamaları da yeniden dizayn edilmiştir. Gümrük işlemlerine yönelik bu gelişmeler, gümrük işlemlerinin hukuki zeminini de etkilemiş ve kendine özgü bir yapısı olan gümrük hukuku doğmuştur.

Avrupa topluluğunun bir paydaşı olan Türkiye, gümrük birliğine üyelikle beraber, gümrük hukuku uygulamalarına ilişkin geleneksel yapısını değiştirmiştir. Modern dünyanın ekonomik ve hukuki koşullarına uygun bir gümrük kanunu hazırlayarak 1999 yılında yürürlüğe koymuştur. Bu kitap, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre gerçekleştirilen gümrük hukuku uygulamaları, gümrük vergileri, gümrük uyuşmazlıkları, cezalar, idari yaptırımlar ve gümrük davalarının ayrı ayrı ele alındığı bölümlerden oluşmaktadır.

Kitap yedi bölümden oluşmaktadır. Bölümler içerisinde yasal düzenlemeler, idari uygulamalar ve yer yer de yargı kararlarına yer verilmiştir. İhtilaflı konularda tartışma konuları açılmıştır. Mümkün olduğu kadar sade bir anlatım üslubu kullanılmaya çalışılmıştır.