Uzun süredir, medeni usul hukukunda uygulanan ıslah müessesesi, iddia ya da savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının istisnalarından birini teşkil etmektedir. Söz konusu yasakla birlikte yargılamanın yapılacağı çerçeve belirlenmekte ve aynı zamanda makul süre içerisinde davanın sona erdirilmesi sağlanmaktadır.

Bu itibarla, anılan yasağın istisnası olan ıslah müessesesinin, Türk idari yargılama hukukunda yer almamasından kaynaklı sorunlara çözüm üretmek ve uyuşmazlıkları maddi gerçekliğe uygun şekilde sonuçlandırmak amacıyla 2013 yılında, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 6459 sayılı Kanun'la birlikte düzenleme yapılarak, davacı tarafından tam yargı davalarında nihai karar verilene kadar sadece bir kez dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılmasına imkan sağlanmış ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki ıslah müessesesine benzer, ancak kapsam itibarıyla daha sınırlı olan miktar artırım müessesesi yer almıştır. Dolayısıyla gerçek zararını öncesinde bilemeyen veya öngöremeyen davacının, tam yargı davasında talep edeceği tazminat miktarını serbestçe belirlemesinde herhangi bir hukuki engel kalmamış olup, idareye karşı davacı, yargısal anlamda korunmuştur.

Söz konusu düzenlemeyle birlikte idari yargıda, davacının gerçek zararını tazmin etmesi bakımından önemli bir eksiklik giderilmiştir. Durum böyle olmakla beraber, kanuni düzenleme oldukça eksik ve yetersizdir. Bu bakımdan, uygulamada karşılaşılan problemler, idari yargı yerlerinin takdirine bırakılarak çözümlenmektedir. Eserde, bu konuda uygulamada rastlanılan problemlerin neler olduğu, bunların idari yargı yerlerince nasıl çözümlendiği ve çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

İdari yargıda yer alan miktar artırım müessesesi, eserde ayrıntılı bir şekilde incelenmiş olup, eserin sonuç kısmında, idari yargının niteliği göz önünde bulundurularak yapılacak kanuni düzenlemede nelere dikkat edilmesi gerektiği hususunda kanaatlerimiz titizlikle belirtilmiştir. Amacımız, gelecekte bu konuda yapılacak çalışmalara bir nebze olsun ışık tutabilmektir.